İrtikap suçu, kamu görevlisinin (memur, bilirkişi vb.), icra ettiği kamu görevinin kendisine sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak, muhatap olduğu kişilerden yarar sağlamaya veya bu kişileri yarar sağlama yönünde vaatte bulunmaya yönlendirmesi ile oluşur. İrtikap suçu, kamu görevlisinin tek taraflı olarak mağdurun iradesini etkilemesi neticesinde işlenen bir suçtur.
TCK md.250’de düzenlenen irtikap suçu, seçimlik hareketli bir suç olup kamu idaresinin güvenirliğine ve işleyişine karşı suçlar arasındadır. İrtikap suçu, üç farklı şekilde işlenebilir:
TCK md.250’de düzenlenen irtikap suçu; rüşvet suçu (TCK md.252), zimmet suçu (TCK md.247) ve görevi kötüye kullanma suçu (TCK md.257) ile karıştırılmamalıdır.
Görevi kötüye kullanma suçu, kamu görevlisinin görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmesiyle oluşan genel bir suçtur.
Zimmet suçu, kamu görevlisi olan şahsın görevi nedeniyle zilyetliği kendisine verilmiş olan veya gözetimiyle sorumlu olduğu mallar üzerinde görev çerçevesine aykırı bir şekilde tasarrufta bulunmasıyla oluşan bir suçtur.
Rüşvet suçu ise, irtikap suçundan farklı olarak bir tarafta “rüşvet alan” kamu görevlisinin diğer tarafta “rüşvet veren” kişinin olduğu çok failli bir karşılaşma suçudur.
İrtikap suçu, takibi şikayete bağlı olan suçlar kategorisinde değildir. Bu nedenle, savcılık suçun işlendiğini öğrenir öğrenmez kendiliğinden soruşturma başlatır.
İrtikap suçu ile ilgili dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Suçun işlendiğinin bu süre içerisinde savcılığa bildirilmesiyle soruşturma ve kovuşturma yapılabilir.
İrtikap suçunun faili kamu görevlisidir. Bu nedenle ceza hukukunda “özgü suç” olarak kabul edilen suç tiplerindendir. Kamu görevlisi dışındaki kişilerin irtikap suçu işlemesi mümkün değildir. Kamu görevlisi olmayan kişiler, suça iştirak ettiklerinde irtikap suçuna yardım etme veya azmettirme gibi iştirak hükümleri gereği yargılanabilirler.
TCK md. 6/1-c’ye göre kamu görevlisi şu şekilde tanımlanmıştır: Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi anlaşılır. Buna göre; milletvekili, belediye başkanı, belediye meclis üyesi, gibi seçilenler; avukat, hakim, savcı, bilirkişi, tanık gibi yargı görevi yapanlar; kaymakam, vali, öğretmen, emniyet müdürü, polis gibi atanan memurlar kamu görevlisi olarak kabul edilir.
İrtikap suçunun işleniş biçimine göre faili verilecek ceza miktarı da değişmektedir. İrtikap suçunun üç farklı şekilde işlenmesi mümkündür:
Uygulamada irtikap suçunun en çok işlenen şeklidir. Kamu görevlisinin kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak kendisine veya başkasına fayda sağlamaya veya vaad etmeye zorlaması (icbar etmesi) ile icbar suretiyle irtikap suçu meydana gelir. Kamu görevlisi, konumu gereği etkili bir konuma sahiptir. Kamu görevinin verdiği yetki ve imkanlar nedeniyle ayrıcalıklı üstün bir konuma sahip hale gelen kamu görevlisi, sahip olduğu bu nüfuzu kötüye kullanarak mağduru kendisine yarar sağlamaya mecbur bırakmaktadır.
Suçun bu şekildeki seçimlik hareketinin en önemli unsuru “icbar etme” (zorlama) fiilidir. Kamu görevlisi, görevinden dolayı sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanarak mağduru belli bir şekilde davranmaya zorlamaktadır. Kanunda icbar etme (zorlama) fiili, manevi cebir anlamında kullanılmaktadır. Yoksa, kamu görevlisi maddi cebir kullanarak, yani fiziksel zor kullanarak failden menfaat elde etmeye çalışırsa icbar suretiyle irtikap suçu değil, yağma suçu meydana gelir.
Kamu görevlisinin uyguladığı manevi cebir (manevi zorlama), belli bir aşamaya, yoğunluğa ve ciddiyete ulaştığında icbar suretiyle irtikap suçu oluşur. Mağdurda meydana getirilen korkunun etkisi altında fiilin işlenmesi, mağdurun, failin uyguladığı manevi baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma imkanının bulunmaması gerekir. Mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak şartıyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareket de icbar kavramına dahildir. Yapılan hareketlerin mağdurun iradesini manevi baskı altında tutmaya uygun ve elverişli olması, vaat edilmesi veya sağlanması istenilen menfaatin hukuka aykırı olduğunun mağdurca bilinmesi, icbar için yeterlidir. Bu nedenle de icbarın manevi baskı oluşturmaya elverişli olup olmadığı, somut olayın özellikleri ve nesnel koşullar dikkate alınarak belirlenmelidir (Yargıtay CGK – 2013/26).
İcbar suretiyle irtikap suçunda, kamu görevlisi, haksız tutum ve davranışlarıyla karşı tarafı baskı altına alarak, karşı tarafın kendisine veya işaret ettiği kişilere yarar sağlaması huşunda mecbur hissetmesine yol açması söz konusudur. Kamu görevlisinin bu aşamaya gelmeyen, telkin, öneri ve teşvik niteliğindeki davranışlarla yarar sağlaması halinde rüşvet suçu oluşabilecektir.
Yukarıda açıkladığımız yargısal uygulmalar dışında TCK, “icbar etme” (zorlama) kavramını da açıklayarak “icbar etme” hususunda kanuni bir karineye de yer vermiştir. Buna göre; kamu görevlisinin haksız tutum ve davranışları karşısında, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek, kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması halinde, icbarın varlığı kabul edilir (TCK md.250/2).
İcbar (zorlama) suretiyle irtikap suçunun cezası, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasıdır (TCK md. 250/1).
Görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla, kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna eden kamu görevlisi ikna suretiyle irtikap suçunu işlemiş olur (TCK md. 250/2).
İkna suretiyle irtikap suçunda kamu görevlisi hileli davranışlar sergileyerek mağdurun iradesini etki altına almaktadır. Kamu görevlisinin yaptığı hareketlerin ikna suretiyle irtikap suçu olarak kabul edilebilmesi için, bu hareketlerin neticeyi gerçekleştirmeye elverişli olması gerekir. Kamu görevlisinin basit bir şekilde tavsiyelerde bulunması veya hile teşkil etmeyecek şekilde tavsiyelerde bulunması ikna suretiyle irtikap suçuna vücut vermez.
Kamu görevlisi mağduru sözlü bir şekilde ikna edebileceği gibi yazılı sahte evrak kullanarak da ikana edebilir. Önemli olan nokta, hileli davranışlarla mağdurun ikna edilmesi, iradesinin baskı altına alınmasıdır.
Örneğin; devlet hastanesinde doktorun bıçak parası veya ameliyat parası adı altında hastadan para istemesi, hastanın da bu talebin yasa veya yönetmeliğe uygun olduğunu düşünerek vermesi halinde, doktorun işlediği fiil ikna suretiyle irtikap suçu olarak kabul edilir.
İkna suretiyle irtikap suçunun cezası, 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır (TCK md.250/2).
Hatadan yararlanma suretiyle irtikap suçunda kamu görevlisi aktif konumda değildir. Mağdur farkında olmadan bir hata yapmakta, kamu görevlisi de mağdurun bu hatasından yararlanarak menfaat temin etmektedir. Suçun hatadan yararlanma suretiyle irtikap suçu olarak kabul edilebilmesi için, kamu görevlisinin, mağdurun yapmış olduğu hataya hiçbir katkısının olmaması gerekir. Yani, mağdur kendi kendine bir hataya düşmeli, kamu görevlisi de hatanın meydana gelmesinde hiçbir payı olmamasına rağmen, hatadan yararlanarak menfaat temin etmeye çalışmalıdır.
Hatadan yararlanma suretiyle irtikap suçunun cezası, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır (TCK md. 250/3).
İrtikap suçunun işlenmesine kasten göz yuman denetimle yükümlü kamu görevlisi, işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutularak cezalandırılır (TCK md.251/1). Denetimle yükümlü kamu görevlisinin kasten göz yumduğu irtikap suçu türü hangisiyse; yani ikna, icbar veya hatadan yararlanma suretiyle irtikap suçlarından hangisi işlenmişse, kendisi de o suçun cezası ile cezalandırılır.
Örneğin; vergi dairesi müdürü, bir memurun nüfuzunu kullanarak mükellefi daha fazla para ödemeye ikna etmesine göz yumması halinde, ikna suretiyle irtikap suçunun cezası ile celandırılır.
Denetim görevini ihmal ederek, irtikap suçunun işlenmesine imkan sağlayan kamu görevlisi, 3 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK md. 251/2). Bu halde, denetim yapmakla yükümlü olan kamu görevlisinin kastı yoktur, ihmali nedeniyle ayrıca cezalandırılması kabul edilmiştir.
Etkin pişmanlık, kişinin işlediği suçtan dolayı özgür iradesiyle sonradan pişman olması ve suç teşkil eden fiilin meydana getirdiği olumsuzlukları gidermesi halinde başvurulan bir ceza indirimi nedenidir.
İrtikap suçunda etkin pişmanlık yoluyla ceza indirimi mümkün değildir. Ancak, irtikap edilen menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak; icbar, ikna veya hatadan yararlanma suretiyle işlenen irtikap suçu neticesinde verilen hapis cezası 1/2 oranına kadar indirilebilir (TCK md.250/4).
Adli para cezası, TCK’da suç karşılığında hapis cezasına alternatif olarak düzenlenen bir yaptırımdır. İcbar veya ikna suretiyle irtikap suçunda, hükmedilen cezanın adli para cezasına çevrilmesi ceza miktarı nedeniyle mümkün görünmemektedir. Ancak, hatadan yararlanma suretiyle irtikap suçu adli para cezasına çevrilebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. İcbar suretiyle irtikap suçu açısından hükmün açıklanamsının geri bırakılması kurumunun uygulanması mümkün değildir. İkna suretiyle irtikap suçunda ise TCK md.250/4 çerçevesinde indirim yapıldığında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kurumunun uygulanma ihtimali gerçekleşir. https://baysis.com.tr/ Hatadan yararlanma suretiyle irtikap suçunda ise alt sınır 1 yıl olduğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkündür.
Erteleme, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması konusunda yapılan açıklamalar cezanın ertelenmesi kurumu açısından da geçerlidir.